GAZ PROBLEMİ
Fazla miktardaki gaza bağlı olduğu düşünülen karın şişliği, geğirme, distansiyon, karında huzursuzluk-dolgunluk-basınç hissi gibi şikayetler toplumda en sık karşılaşılan gastrointestinal yakınmalardır.Tüm bu şikayetlerin, sıkıntıların ana sebebinin hakikaten artmış gaz hacmi olup olmadığını araştıran bir çok klinik çalışma yapılmıştır.Bu çalışmalarda amaç yukarıda sayılan yakınmaların gerçekten o bireydeki artmış gaz hacminin bir sonucu olup olmadığını ortaya çıkartmak olmuştur.Zira eğer gerçek sebep artmış gaz hacmi ise sayılan şikayetlerin giderilmesi hastanın barsaklarındaki gaz hacminin azaltılması ile sağlanabilecektir.Fakat sanılanın aksine fazla gaza bağlanan şikayetlerin gerek sıklığı ve gerekse şiddeti ince ve kalın barsaklar içerisindeki gaz kütlesinin hacmi ile birebir ilişkili bulunmamıştır.
Şayet gaz ile ilişkili görünen semptomlar IBS (İrritabl Barsak Sendromu) ile ilişkili ise bu durumda gaz nedenli şikayetlerin tedavisi IBS’nun tedavisi ile sağlanabilmektedir.Normalde barsaklardaki gaz hacmi 200ml civarındadır.Bu grup hastalarda, barsak içindeki gaz kütlesinin barsak çıkışına doğru olan hareketi barsak içi muhtevanın lipit oranı arttıkça yavaşlamaktadır.IBS hastalarında gerek yutulan hava ve gerekse bikarbonatlı gıdalardan açığa çıkan karbondioksit barsaklarda birikerek şişkinliğe ve distansiyona sebep olmaktadır.Lipit içeriği yüksek diyetle beslenme barsak içi gaz transitini yavaşlatmakta ve hastaların haklı olarak ‘ne yesem gaza dönüşüyor’ tabirini kullanmalarına neden olmaktadır.Barsak içi gaz hacminin şişkinlik ve distansiyonla kati ilişki göstermediğine ait ilginç örneklerden birisi karın çevresini 2cm genişletebilmek için barsaklara 1400ml gaz infüze edilmesinin gerekiyor olmasıdır.Bu 1400ml’lik hacim normalde barsaklarda bulunan gaz hacminin tam 7 katıdır.Diğer taraftan aynı bireylerin karın çevrelerinin normal olduğu ve şişkinlikten şikayet ettikleri anlarda (karın çevreleri 2cm daha geniş bulunduğunda) çekilen bilgisayarlı tomografileri karşılaştırıldığında her iki durumdaki gaz kütlesi hacminin birbirinden farklı olmadığı ortaya çıkmıştır.
Diğer taraftan IBS hastalarının gaz şikayetlerinin şiddeti ile barsaklarında mevcut olan gaz hacmi arasında da bir korelasyon saptanmamıştır.Yapılan çalışmalar IBS hastalarının barsaklarındaki gerilmeye karşı, sağlıklı insanlara oranla çok daha hassas olduklarına işaret etmektedir.Splenik fleksura sendromu barsak gazının lokalize birikimi ile şikayetlerin geliştiği özel bir durum olup bu tabloda gaz kütlesi özellikle sol kaburga altına denk gelen kalın barsak kesiminde toplanır.Böylece karın sol üst kesimi ve sol göğüs kafesinde kalp hastalığını taklit edebilecek tarzda ağrı ve sıkıntıya sebep olur.Bu tablo hastanın gaz çıkarmasını mütakiben hafifler yahut geçer.
IBS’li hastaların tedavilerinde antikolinerjik ilaçlar faydalı olabilir ancak bu grup ilaçlar bazı vakalarda şişkinliği artırabilmektedir.Cisapride, metoclopramide gibi seçenekler gaza ait şikayetleri barsak gazının vücuttan atılışını hızlandırarak azaltabilirler.Tegaserod bir diğer tedavi alternatifi olmakla beraber yan etkileri nedeni ile kullanımdan kaldırılmıştır.
Gazın azaltılmasına dönük diyet tedavilerinde laktozun, kurubaklagillerin kullanımının kısıtlanması uygun görülmektedir.Simetichone yaygın olarak bu amaçla kullanılan bir tedavi alternatifidir.Dikkat edilecek diğer birkaç husus ise şunlardır.Gaza bağlı ciddi şikayeti olan vakalar yemeklerden sonra yatmamalı, dik durmaları ve vücutlarını hareketli tutmaya gayret etmeleri kendilerine öğütlenmelidir.Tüm bu tedbirlere rağmen gaza ait şikayetleri devam eden hastalarda daha spesifik organ hastalıkları olabileceği akla getirilmeli ve bu açılardan hastalar araştırılmalıdırlar.