Prof. Dr. Ahmet Kemal GÜRBÜZ
GASTROENTEROLOJİ-ENDOSKOPİ-KARACİĞER HASTALIKLARI MERKEZİ
menu×

AZ BİLİNEN YÖNLENLERİ İLE REFLÜ HASTALIĞI

AZ BİLİNEN YÖNLERİ İLE REFLÜ HASTALIĞI

-Reflü ile Reflü Hastalığı aynı anlamamı geliyor?
-Hayır.Her ikisi de birbirlerini çağrıştırmakla beraber farklı durumları ifade ediyorlar.Gastroözefajial reflü sağlıklı insanlarda mide içi muhtevanın efor harcanmaksızın müteaddit defalar yemek borusu içine geri gelmesi demektir ve esasen fizyolojik bir durumdur.Yani bir hastalığı ifade etmez.Bu durumda hem bireyin şikayeti yoktur hem de yemek borusu (özefagus) iç duvarında  endoskopik olarak gözle görülür bir hasar yoktur.Oysa Gastroözefajial Reflü Hastalığında (GÖRH) özefagus içine kaçan mide muhtevası gerek mikroskobik ve gerekse endoskopik düzeyde hasar oluşturur.İlaveten hastanın reflüden kaynaklanan şikayetleri ortaya çıkmıştır.Bu şikayetlerin en tipik olanları ise göğüste yanma ve mide asidinin  yemek borusuna  gırtlağa erişebilecek derecede geri kaçmasıdır.Hastalar bu hususu boğazlarına yakıcı acı bir su geldiği şeklinde ifade ederler.

-Reflü hastalarına endoskopi yapıldığında bu inceleme reflü hastalığı mevcudiyetini mutlaka gösteriyor mu ?
-Her zaman değil.Bazı reflü hastalarında endoskopik görünüm normal olabilir.Reflü hastalığında şüphe kuvvetli ise böyle bir durumda yemek borusu iç duvarını döşeyen dokudan biyopsiler alınarak patolojik inceleme yapılmalıdır.Reflü hastalığı olup endoskopisi normal çıkan vakalarda non-erozif (erozif olmayan) reflü hastalığından bahsedilir ki işte bu vakaların biyopsilerinde mikroskobik düzeyde reflü hastalığı bulguları tespit edilmektedir.Endoskopik incelemesi normal bulunan ve biyopsi alınmadan hakkında karar verilen vakalarda maalesef reflü hastalığı tanısı gözden kaçmakta ve böylece hastalar ihtiyaç duydukları tedavi seçeneklerinden mahrum kalabilmektedirler.

-Klasik reflü hastalığı göğüste yanma ve asit geri gelmesi şeklindeki belirtileri dışında başka hangi şikayetlere yol açabiliyor ?
-Yutma güçlüğü reflü hastalığının yaratabileceği diğer şikayetlerden biridir ve vakaların %30’unda karşılaşılmaktadır.Bu daha ziyade katı gıdaların yutulması ile ilişkilidir ve yavaş yavaş gelişir.Reflü hastalarının bazılarında ağızlarının  aniden hafif ekşi ve tuzlu bir sıvı ile dolması şikayeti mevcuttur.Ağrılı yutma, hıçkırık, geğirme,bulantı ve kusma gibi şikayetlerde yine reflü hastalığı olan vakalarda yaşanabilmektedir.

-Reflü hastalığının astıma, müzmin öksürüğe neden olabildiğini duyuyoruz.Gerçekten reflü hastalığı ile bu rahatsızlıklar arasında anlamlı bir ilişki varmıdır ?
-Evet.Reflü hastalığı sadece yemek borusu problemleri yaratmakla kalmaz.Kalp kökenli olmayan göğüs ağrısı, astım, posterior larenjit, kronik öksürük, tekrarlayan zatürre ve bazen diş çürükleri ile seyredebilir.Sindirim sistemine ait olmayan bu bulguları yaşayan reflü hastalarının bir kısmında klasik reflü şikayetleri olmakla beraber, çok büyük bir kısmında sessiz reflü hastalığı mevcuttur.Dolayısı ile kronik öksürük, göğüs ağrısı, astım ve düzelmeyen larenjit problemleri olan hastalarda sebebin sessiz reflü hastalığı olabileceği akılda tutulmalı ve hastalar bu açıdan incelenmelidir.Şayet astım erişkin yaşlarda başlamışsa, astım açısından bir alerjen tespit edilememişse yahut astım bronş genişletici veya kortizon tipinde ilaçlara yanıt vermiyorsa astım sebebi olarak reflü hastalığı araştırılmalıdır.Reflü hastalığı kulak, burun ve boğaz gibi diğer organlarda da bazı rahatsızlıklara yol açar.Reflü larenjit bu rahatsızlıklardan en sık rastlananı olup seste boğuklaşma , boğazda yumru hissi, sık boğaz temizleme ihtiyacı ve tekrarlayan boğaz ağrısı ile kendini belli eder.Reflü hastalığı kronik öksürüğün sinüzit ve astımdan sonra gelen 3. sıklıktaki nedenidir.

-Reflü hastalarının bir kısmının aile fertlerinde de reflü hastalığı ile şikayetler olduğunu duyuyoruz.Reflü hastalığı kalıtsal bir özellik mi gösteriyor ?
-Yapılan çalışmalarda reflü hastalığı olan bireylerin ikizlerinde %30-35 sıklıkla reflü hastalığı belirtileri ortaya çıktığı rapor edilmiş durumda.Ayrıca çocukluk çağında şiddetli formda görülen reflü hastalığının 13. kromozomdaki bir anormallikle ilişkisi  olduğu da iddia edilmiş durumda.Dolayısı ile bu hastalığın genetik bir zemini de olabileceği akla yatkın görünüyor.

-Son senelerde reflü hastalığı olan insanların sayısında inanılmaz bir artış var gibi.Bilimsel gözle bakılırsa bu kanaat doğrumudur ?
-Son 30 yıl içinde batı toplumlarında reflü hastalığı ve bunun sonucunda yemek borusu kanserlerinin giderek arttığı, bunun tersine ülser hastalığının ise giderek azaldığı saptanmış durumda.Bu hususta şöyle bir düşünce ortaya çıkmaya başladı.Son 20 yılda giderek artan biçimde ülserin ana nedenlerinden olan Helikobakter isimli bir bakteri, ülserli hastaların endoskopileri esnasında tespit edildiğinde bu bakteriye karşıda   tedavi  uygulanmakta.Dolayısı ile batı toplumlarında son 20 yıldır  helikobakter mevcut olan hasta sayısında ciddi azalma ortaya çıkmıştır.Sonuçta toplumun daha büyük bir bölümünde mide dokusu bakteriden kurtularak sağlıklı hale dönüşmüştür.Bu daha sağlıklı mide dokusu neticesinde bu kişilerin midelerinin asit salgılama potansiyeli artarak reflü hastalığının ortaya çıkışı kolaylaşmış, toplumdaki reflü hastalığı sıklığı artmıştır.Yani Helikobakter tedavisinin sık kullanımı sayesinde toplumda ülser hastalığı nüksü giderek azalırken reflü hastalığı ve neticesinde gelişen yemek borusu kanseri sıklığı ise maalesef artmış gibi görünmektedir.Yine batı toplumlarında reflü hastalığı sıklığının  son yıllarda önemli  oranda artmış olmasının bir diğer nedeninin toplumda yaygınlaşan obesite sorunu olduğu da unutulmamalıdır.

-Toplumda reflü hastalığının yemek borusu kanserine neden olabildiğine dair bir kanı ve korku mevcut.Son olarak bu hususta da bilgiler verilecek olursa  neler söylenebilir?
-Gastroözefajial reflü hastalığı bulunan bazı kişilerde yemek borusu alt ucunda  zaman içerisinde  doku değişikliği ortaya çıkabilmektedir.Bu durum Barrett’s özefagusu olarak isimlendirilir.Barrett’s özefagusu sıklıkla gastroskopi (mide endoskopisi) esnasında endoskopist tarafından tanınır ve teyidi amacı ile bu bölgeden biyopsiler alınarak patolojik inceleme için gönderilir.Reflü şikayetleri ile gastroenteroloğa giderek endoskopi yapılan vakaların %6-12’inde Barrett’s özefagusu saptanmaktadır.Önemli olan nokta Barrett’s gelişmiş hastalarda yemek borusu kanseri riskinde önemli bir artış oluşmasıdır.Klasik Barrett’s gelişmiş olan reflü hastalarında yemek borusu kanseri gelişme riski sağlıklı bireylerdeki riskin 30-125 katı seviyesindedir.Son 20 yılda reflü hastalığı nedeniyle ortaya çıkan yemek borusu kanseri sıklığı 5 kat artış göstermiş olup bu artış diğer tüm organ kanserlerindeki artıştan daha yüksektir.Bu nedenle reflü hastalarında artmış kanser riskinin olup olmadığını ortaya koymak amacı ile reflü vakaları endoskopik olarak incelenmeli, gerekli görülenlerde mutlaka biyopsiler alınarak patolojik inceleme yapılmalıdır.Barrett2s özefagusu saptanan vakaların endoskopik biyopsilerinde kanser öncüsü olduğu kabul edilen displazi tespit edilirse  bu hastalar displazinin şiddetine göre ya endoskopik takip programlarına dahil edilirler yahut şiddetli displazi saptananlar yemek borusu kanserinin önüne geçmek amacı ile operasyona yönlendirilirler.

Devamını göster

Gizle
×